Epik Anlatım

Yazılı ve sözlü edebiyatımızda çeşitli anlatım türleri bulunmaktadır. Yeri geldikçe bu anlatım türlerini beraber görmekteyiz. Bu yazıda epik anlatım nedir öğrenecek ve örneklerle bilgilerimizi pekiştireceğiz. Epik anlatıma destansı anlatım da denmektedir. Destanlarda epik anlatım kullanılmaktadır.

Olağanüstü olay ve kişilerin abartılı bir üslupla anlatıldığı anlatım türüne epik anlatım denir. Epik anlatımda coşkulu ve abartılı bir söyleyiş hakimdir.

Epik yani destansı anlatım örneklerine geçmeden önce bu anlatım türünün genel özellikleri üzerinde duralım.

Epik anlatım

Epik Anlatımın Özellikleri

Epik anlatımın genel özellikleri maddeler halinde şöyle sıralanabilir:

  • Anlatımda olağanüstü kişilere veya olaylara yer verilir.
  • Tarihsel olaylar ve kahramanlık anlatımlarında epik anlatım kullanılır.
  • Yiğitçe bir söyleyiş hakimdir.
  • Coşkulu ve abartılı ifadeler kullanılır. Dil sanatlıdır.
  • Tasvir ve öyküleme anlatım yöntemi olarak genellikle tercih edilir.
  • Anlatım duygulara hitap eder.
  • Dilin heyecanlandırıcı ve coşturucu özellikleri ön plana çıkar.
  • Şiirlerde, masallarda, destanlarda bu anlatım tekniği yaygın olarak kullanılır.

Yukarıdaki özellikler iyi kavrandığı taktirde metne bakılarak epik anlatımın olup olmadığı sezilebilir. Destansı anlatım da denen epik anlatımda yiğitlik, kahramanlık, savaş ve mücadele gibi temalar öne çıkmaktadır.

Epik Anlatım Örnekleri

Epik anlatım nedir öğrendik. Epik anlatımın özellikleri üzerinde de kısaca durduk. Şimdi de edebiyatımızda yer etmiş bazı önemli metinler üzerinden epik anlatıma örnekler verelim. Örneklerle konu daha iyi pekişecektir.

Nazım Hikmet – Şeyh Bedrettin Destanı:

İznik gölünde akşam oldu.
Bedreddin eğildi suya
avuçlayıp doğruldu.
Ve sular
parmaklarından dökülüp
tekrar göle dönerken
dedi kendi kendine:
“- O ateş ki kalbimin içindedir
tutuşmuştur
günden güne artıyor.
Dövülmüş demir olsa dayanmaz buna
eriyecek yüreğim.
Ben gayri zuhur ve huruç edeceğim
Toprak adamları toprağı fethe gideceğiz.
Ve kuvvetli ilmi, sırrı tevhidi gerçeklendirip
biz mülletlerin ve mezheplerin kanunlarını
iptal edeceğiz…

Mehmet Akif Ersoy – Çanakkale Şehitlerine:

Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer. (1)
Yedi iklîmi cihânın duruyor karşına da, (2)
Ostralya’yla berâber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ…
Hani, tâ’ûna da züldür bu rezîl istîlâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asîl,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise, hakkıyle sefîl,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz…
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel’undaki tahrîbe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Orhan Şaik Gökyay – Bu Vatan Kimin:

İleri atılıp sellercesine
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine,
Şu kara toprağa girenlerindir.

Tarihin dilinden düşmez bu destan,
Nehirler gazidir, dağlar kahraman,
Her taşı yakut olan bu vatan,
Can verme sırrına erenlerindir.

Yukarıda verilen örneklerde eserlerin tamamı değil belirli bir bölümü paylaşılmıştır. Bu örneklerde epik söyleyişi net bir şekilde görebilmekteyiz. İlgili yazı: Hamasi anlatım

Leave a Comment